9 Ağustos 2022 Salı

Pancake halleri ..

 Merhabalar,

Günümüz hayat şartları ile bloğuma uğrayıp, yazma sürelerim gittikçe uzuyor.. 

Günümüz hayat şartları ne demek? Yani;

Bitmeyen Covid ile yaşam, büyüyen iki çocuk, iş hayatı, sürekli artan enflasyon, İstanbul' un kalabalıklığı, Türkiye' ye günden güne yabancılaşıyor olmamız ...vs. ve tüm bunların da etki ettiği sürekli yorgun hissetme hallerimiz.

Bunların pancake ile ilgisi yok tabi :)

Bizim evde en sık pişirilenler arasında pancake var. Bu sabah ilk kez kakaolu hali ile denedim, çocuklar sevdi.

Burada da kalsın istediğim için yazmak istedim.

Klasik pancake, kakaolu pancake, waffle pancake, kutlama pancake' i aslında siz ne şekilde isterseniz pancake her şeye uyumlu gibi :)


Çok sevgiler..

Tanem,


Malzemeler

2 Yumurta
1 su bardağı süt
3 yemek kaşığı şeker (esmer şeker çok daha iyi oluyor)
1 pk kabartma tozu
1 pk vanilya
Aldığı kadar un (yarı yarıya tam buğday unu)

*Kakaolu yapıyorsanız un' u daha az koyarak, kakaoyu ekleyebilirsiniz.

Hazırlanışı

Yumurta ve şekeri ilk önce çırparak, sırasıyla diğer malzemeleri ekleyin, boza kıvamında olana kadar karıştırın.
İyice ısıttığınız tavaya azar azar koyarak arkalı, önlü pişirin.

Yanına bol meyve :)

















5 Nisan 2021 Pazartesi

COVİD_19 ve iki çocuklu hayat..




2021' in Nisan ayında yine yeni ve yeniden yazmak için geldim :)

Son 1 yılımızı daha önce hiç adını duyup yaşamadığımız bir salgınla geçirdik, geçiriyoruz ; "COVİD-19" geçen sene başlayan pandemi günlerinin bu kadar uzun ve yorucu olacağını eminim ki hiç kimse tahmin etmiyordu. Ama iyi kötü herkes COVİD-19' la yaşamayı öğrendi. Şimdiler de hayatımızın ilk üç kelimesi "maske, mesafe, temizlik" 

Pandemi zaten zor bir süreçken, çocukla hatta iki çocukla pandemi oldukça zor.

Değişen eğitim öğretim hayatı, iş hayatlarının akışı, sosyal hayatın kısıtlanması hatta bazen tamamen durması  çocukları, anne babaları ve tüm insanları hiç alışık olmadığımız bu sürece istesek de istemesek de  alıştırıyor..

Emir ana sınıfının bahar dönemine geçtiğinde okullar kapatılmıştı. Ve bu yıl 2020-2021 Güz döneminde 1. sınıfa başladı. Okulun ilk günü heyecanı, merakı, dezenfektanı ve maskesi ile okulun kapısına bıraktığımı hiç bir zaman unutmayacağım. Sonrasında yine okullar kapatıldı ve 1. sınıf çocukları dahil tüm öğrenciler için "uzaktan eğitim" başlatıldı. Ben kendimi 1. sınıf' ın "çok zor" denilen kısmına alıştırmıştım aslında ama pandemi hiç hesapta yoktu..

Ve ikinci dönem de  hafta da 2 gün okul, 1 gün online ders, 2 gün boş ..

Çocuk için de, anne baba için de nasıl bir süreç olduğunu ifade etmek zor. Çocuk evden derse girmeye adapte olmak üzereyken, okullar açıldı yarı zamanlı, şimdi okula adapte olma süreci .. Geriye kalan 2 boş günde ödev, okuma, tekrar yapma saatleri falan bir şekilde geçiyor evet ama aslında geçen zamana baktığımızda bu yıl için çöp diyebilirim.

Ve ben bir anne olarak çocuğum için sürekli gelecek kaygısı yaşarken bunlara her gün yenisi ekleniyor. "Ne yapalım herkes bu şartlarda" deniliyor,  evet herkes bu şartlarda ve bence herkes bu endişeyi zaman zaman yaşıyordur diye düşünüyorum.

Pandeminin ilk zamanları artıları da olmadı değildi, ailecek hepimize iyi gelmişti de diyebilirim. Herkes evdeydi, çocuklar bol bol oyun oynuyor, anne-babayla etkinlikler yapıyordu, kış' tı, evde olmak keyifliydi. Tabi hiç birimiz bu kadar uzun süreceğini bilemiyorduk.

Şimdiler de iş, okul, kreş ve hafta sonu evde vakit geçirmece dışında hayatımız da hiç bir şey yok :)

İki çocukla birlikte evde yapabileceğimiz bir çok şey var ve zaten hiç bir şey olmasa bile basit bir oyun kurup çocuklara eşlik etmek onları gayet mutlu ediyor.

Ama :)

Tam zamanlı çalışan bir annenin taktir edersiniz ki sürekli oyun oynaması da hiç mümkün değil. Bu nedenle zaman zaman etkinlikler yapıyoruz, oyun oynuyoruz, iki kardeşin oyun kurmalarını sağlayabiliyorum, neyse ki sokak oyunları da her hafta sonu biz de mevcut. Ama gelin görün ki çocuklar her şey den çok çabuk sıkılıyor :) ya da bir süre sonra kardeş kavgası başlıyor :) Yaşadığımız süreç çocukların ekrana bakma sürelerini ne yazık ki arttırdı. Bir çok anne gibi benim de hiç memnun olduğum bir konu değil ama "benim çocuklarım hiç ekrana bakamaz" da diyemem, demem.

Ekrana baktıkları süre uzadığında ilgilerini başka yöne çekmeye çalışıyorum ve inanın işe yarıyor :) Çocukları mutlu etmek o kadar kolay ki. Bir market turu bile mutlu olmalarına yetiyor. Ya da mutfakta birlikte zaman geçirmek, onlara küçük sorumluluklar verdiğimde çok hoşlarına gidiyor. Sofra kurmaya yardım etmeleri, bulaşık makinasını boşaltmak ya da birlikte kek yapmak hepsi işe yarıyor.


Tüm bunlar olup biterken kendinize bir kahve yapıp küçük molaları da ihmal etmeyin :) "Anneyiz" evet ama anneler de bir birey ve anneler ne kadar iyiyse çocuklar o kadar mutlu, bunu biliyorum.


sevgiler,                                                                                                                                                                Tanem 




26 Ekim 2018 Cuma

2 Yaş Sendromu

Daha önceleri "2 yaş sendromu" hakkında yazmak istediğimi belirtmişim :)

İki çocuk annesi olarak ilk önce şunu diyebilirim ki.
Her çocuk farklıdır.
Her anne - baba farklıdır.
"2 Yaş Sendromu" dediğimiz aslında Dil, Motor ve Zihinsel gelişimin en hızlı olduğu dönemlerin birine karşılık geliyor. Böylelikle çocuk bu süreçte birçok değişimi aynı anda yaşıyor.
Bebeklikten - çocukluk dönemine geçiş aslında.

Bir çok çocukta rastlanan o belirtileri biz de yaşadık ve geçirdik tabi ki.



Yeme - içme düzeninde ki değişimleri, yerli - yersiz ağlama krizleri, inatlaşmalar, uykuya direnmeler .. vs. İlk çocuk her annenin acemiliğidir biraz.
İkinci çocukta tecrübe edindim ben de bir çok şeyi.

Ve anladım ki ben ne kadar sakinliğimi koruyabilirsem her kriz anını o kadar rahat atlatabiliyoruz. Tabi ki bu hep mümkün olamayabiliyor, öyle anlarda da ben 5 dakika tek kalıp sakinleşmeye çalışıyorum :) o esnada çocukta daha iyi olabiliyor genelde.
Şunu da söylemeliyim ki  sarılmanın etkisi büyük.
İki çocuğum da öfkelenip, ağladığında hep sarılmaya çalıştım. Hala da öyle.
Bunu yaparken onlarla hep konuştum.
Artık ikisi de 2 yaşını geçti, atlattık. Yenilerini yaşıyoruz :)
Ve birbirimize kızdığımızda onlar da gelip sarılmayı öğrendiler :)  

Her şey geçiyor.
Loğusalık gibi , uykusuzluk gibi, sıcak bir kahve içemediğimiz anlar gibi, iki yaş sendromu gibi.. Bir çocuk yetiştirirken yaşanan her zorluk gerçekten geçiyor, buna inanın.
O andan itibaren daha mutlu bir anne oluyorsunuz.

Tabi ki de burada yazdığım her şey sadece "benim yaşadıklarım" , "benim hissettiklerim" , "benim tecrübelerim" .

En başta da yazdığım gibi ;

Her çocuk farklıdır.
Her anne - baba farklıdır.

Sevgiler,
Tanem 

Instagram : tanemakpinar


Oreolu Brownie ve Merhaba !

Merhaba,

Aradan yine çok uzun zaman geçmiş falan demeyip, şimdilerden bahsederek yazmak istiyorum bugün :)


Dün bir arkadaşımla ettiğimiz sohbet sonrası "yeniden yazmalısın" dedi, ben de "evet yazmak istiyorum, ama hiç zaman olmuyor" diyiverdim.

Çok istersek her şeye zaman oluyor aslında, bunu da öğrendim ben. Gerçekten kafaya koyduğumuz, gerçekten çok istediğimiz herşey oluyor bir şekilde. 
O yüzden bugün açıp yine yazmaya başladım.
Aradan geçen zamanda en çok çocuklar büyüdü :) Emir 4,5 yaşında, Eymen de 2,5 yaşında .. Yorgunluklarım bitmedi ama uykusuzluk biraz azaldı çok şükür.
Hayat daha hızlı sanki, çocuklar büyüdükçe çok kuduruklaştı, çok bal+kaymak oldu.
En güzeli de ne biliyor musunuz, ikisi birlikte oyun kurup oynamayı öğrendi. Bu benim beklediğim ve hayalini kurduğum bişeydi.
İki çocuklu hayat hep çok hızlı, hep çok koşturmalı ama hep şükür dolu!

Bugün cuma..

Hem de pazartesinin de tatil olduğunu bildiğimiz cuma.
Çalışan anneler anlar, bunun ne kıymetli bişey olduğunu :)
Yani bugün çok güzel bigün, o yüzden bu postun altına bir de deneyip, bayıldığım bir tarif link'i ekleyeyim dedim. 
Damy's Kitchen' in muhteşem "Oreolu Brownie' si" , Fotoğraflar benim, tarif için link' e tıklamanız yeterli.

İyi Hafta sonları.

Sevgiler,

Tanem.

Instagram : tanemakpinar



     http://www.damyskitchen.com/2016/03/oreolu-brownie.html 


18 Ağustos 2017 Cuma

Emir 3 Yaşında ..

Merhaba ..

Paylaşacak çok konu var ..Yazmak istediğim şeyler de çok.. Eymen'in doğum gününden sonra Emir'in doğum gününü paylaşmak istedim hemen :)

Benim Canımın içi ilk göz ağrım nasıl hızlı büyüdü.. 3 yaş ile gerçekten bebeklikten çocukluğa geçtiğimiz çok açık..Her şeyi ile Emir büyüdüğünü bize gösteriyor.
Öncelikle artık kendi seçimleri var (kıyafet, yemek, gezmek, alışveriş ..vs.)
Ettiğimiz sohbetler artık çok anlamlı, çok hoş :) daha çok dinliyor, daha çok konuşuyor, daha çok soruyor ve daha daha .. 
2 yaştan sonra 3 yaş çok iyi geldi hepimize :) 
"terribletwo" konusunu da bir ara buraya yazmak isterim.

Daha önce de bahsettiğim gibi Emir için bir okulda, bir de evde küçük doğum günleri yaptık. ikisi de onu çok heyecanlandırmıştı.
Anne olarak en büyük dileğim hayat boyu sağlıklı ve mutlu olmaları.. 

Ben de anneliğimin üçüncü yılında kendimi daha güçlü, daha mutlu hissediyorum.Tabi ki çok fazla yorgunum ama yorgunluklar gelip geçici ..

Herkese Sevgiler..

Tanem 











Eymen 1 Yaşında ..

Merhaba,

Geçtiğimiz Nisan ayın da Eymen 1 yaşına girdi.. 
Mayıs ayında da Emir 3 yaşına girdi :) (ayrıca paylaşacağım)
Doğum günleri çok yakın olunca taktir edersiniz ki anne olarak hazırlıklar beni birazcık yordu :)
Ama iyi ki yaptım, doğum günleri benim için önemlidir.Kendi doğum günümü de önemserim illa o gün için bir program yapalım isterim :)

Çocukların doğum gününü ufak tefek hazırlıklarla en yakınlarımızla kutladık..
Emir'in 1 yaş doğum günü annemin evinde olmuştu. 
Eymen'in de 1 yaş doğum gününü annemde yaptım yine.
2 Hafta sonra da Emir'in doğum gününü yaptık bir gün okulda, ertesi gün  evde arkadaşlarımızla hem kahvaltı yaptık, hem bir pasta kestik.

En büyük amacım onların o an ki mutluluğu.. 
Ve tabi ki ikisi içinde hazırladığım fotoğraf albümleri en büyük anı onlar için.

Demem o ki .. Çocuklarınıza doğum günü yapın.
Küçük veya büyük kutlamalar olsun fark etmez ama olsun.
Zaten çocukları mutlu etmek hiç zor değil :) ufacık bir pastaya mum koyunca bile çok mutlu oluyorlar.
Bunu 1 yaşta da, 3 yaş ta çok net yaşadık :)

Emir büyüdükçe istekleri, beklentileri daha fazla,daha net olmaya başladı.. Bu da anne baba olarak onu anlayabildiğimiz için bizleri çok mutlu ediyor. Tabi ki zorladığı anlarda olmuyor değil, "hayır" demek bazen çok zor ve izah edilmesi güç olabiliyor. Ama inatlaşmamak ve üstüne gitmemek en iyi yöntemler arasında :)

Sevgiler..

Tanem










21 Haziran 2017 Çarşamba

Çalışan Anne ...

Çalışan Kadın ve Çalışan Anne ..

Doğum yapana kadar "çalışan kadın" dım.
2014 Yılından beri "çalışan anneyim" ...
İkisi de çok farklı, ikisi de zor. 
Ev hanımı olmanın zorluğunu da geçirdiğim iki doğum izninde iyice anladım :) Fakat benim için en zor olan iki çocuktan sonra çalışan anne olmaktı.

Emir 8 aylıkken işe başlamıştım.. Ve hiç alışamam, ondan ayrılamam gibi hissediyordum.
Çook çok zor oldu ama 1 hafta sonra işe alışmaya başladım, ben yokken ağladığını bile düşünmek benim ağlamam için bir sebepti :)
Emir büyüdükçe ben sabahları evden parmak ucuma basıp resmen kaçarak çıkıyordum.. Çünkü uyanırsa arkamdan ağlıyordu.
Bende onun arkasından :)
Sonra ikinci bebek doğdu .. Anne yine evde :)
Doğum iznimden önce Emire hep anlattım neden evde kalacağımı ve sonrasını..
Gayet güzel anlıyor ve çok mutlu oluyordu.

"Hayatımın en güzel iki dönemi, doğum izinleriydi" 

Hiç aksini düşünmedim.. Evet çok zor günlerimiz de oldu ama her zorluğa rağmen çok çok güzeldi.Çocuklarımın annesi olarak evdeydim.
Her sabah gözlerini açtıkların da ilk beni gördüler.
Emir birlikte kahvaltı yapmaya bayılıyordu .. "Sen hep evde kal" derdi.

Eymen 6 aylık olduğunda yeniden işe başladım..
Bu kez daha da zordu. İki çocuğu arkanda bırakıp işe gelmek, ikisini de ayrı ayrı düşünmek, ikisi için de her şeyi eksiksiz yapmaya çalışmak..

İşe başladıktan bir süre sonra bir çok şey düzene girdi.
Ben her sabah erkenden işe geliyorum, Emir ve Eymen'e Babaanneleri bakıyor, Emir saat 12:00 de evimizin sokağında ki kreşe gidiyor 17:30'a kadar.
18:30'a da da ben eve gelmiş oluyorum.

İş yerindeyken zorluğu ayrı, eve geldikten sonra zorluğu apayrı..
Çünkü ; 
Bütün gün iş güç derken bir aklım da hep onlarda oluyor ve çok özlüyorum.
Akşam olup eve gittiğimde biri bir bacağıma, diğeri öteki bacağıma sarılıyor.
Eymen (14 aylık) sürekli kucak istiyor, onu görünce Emir de (3 yaşında) beni kucağına al diyor.
Bazen ikisini de alıyorum :)
Genel de eve gidip yemek yapmam gerekiyor, 10 dakikalık yemek 1 saatte anca oluyor.
Eymen uyuduğundan hamur oynuyoruz veya suluboya yapıyoruz.
Eymen yanımızdayken de onun da katılabileceği aktiviteler yapmaya çalışıyoruz.
Bazen de en sevdiği oyuncakları önlerine koyuyorum 10 dk kadar oynuyorlar sonra yine yanıma :) Emir mutfakta bana yardım etmeyi çok seviyor, aslında sorumluluk almayı. 
Örneğin makarna yaparken karıştırmayı, salata yaparken malzemeleri dolaptan çıkarmayı, sofra hazırlamayı ...vs. 
Böyle zamanlarda da Eymen en sevdiği mutfak çekmecelerini karıştırıyor :)

Hafta içi akşamlarımız hep aynı ;
Yemek hazırlama, Sofra hazırlama-toparlama, çocuklarla oyun, çocukları giydir, yıka, alt temizleme, uyku öncesi süt+kitap okuma ve gece uykusu.. derken biz de çook yorulmuş oluyoruz zaten.

Hafta sonları ise ;
Sadece iki günlük tatilimiz olduğu için nereye gitsek, ne yapsak, ne alsak şaşırıyoruz çoğu zaman..
Ama çok fazla evde durmadığımız da doğru.
En çok gittiğimiz yer anneanne :) orada olunca çocukların  kuzenleri de oluyor ve güzel vakit geçiriyorlar.
Parklar ve piknik alanları da sık gittiğimiz yerler arasından tabii ki :)
Zaman zaman avm'lere de gittiğimiz oluyor. ( kısa süreli olarak :)

Bunların dışında bir de çalışan annenin geceleri geç saatlere kadar uyumayarak yapması gereken, temizlik, ütü ve çamaşır var tabi ...
Sonrası yorgunluk.
Ama;

Bütün uykusuzluk ve yorgunluklara rağmen hep ne diyoruz ŞÜKÜR!
Evlat sahibi olabildiğimiz için, Anne olabildiğimiz için, Sağlıklı oldukları için...


Sevgiler,
Tanem








Pancake halleri ..

  Merhabalar, Günümüz hayat şartları ile bloğuma uğrayıp, yazma sürelerim gittikçe uzuyor..  Günümüz hayat şartları ne demek? Yani; Bitmeyen...